Yapımcılar: Jean-Pierre Lemouland, Galilé Marion-Gauvin
Süre: 75 dakika
Tür: Animasyon, Dram
IMDB: 7,5
Çıkış Tarihi: 23 Kasım 2016 (Fransa)
Öncelikle
şunu sulu boya tekniği gibi tekniklerle yapılan animasyonlara bayılıyorum. Benim
izlerken huzur bulduğum filmler genelde bu teknikle yapılıyor. Kafanızın çok karışık olduğu veya çok yorgun
hissettiğiniz zaman dilimindeyseniz izlemenizi tavsiye ederim. Film sessizliğin
gücü ve görsel anlatımın büyüsünü ön plana çıkaran bir anlatım taşıyor. Özellikle
benim gibi sulu boya ve el çizimi animasyon severler için kaçırılmaması gereken
bir film.
Film
sulu boya animasyon tekniğiyle resmedilmiş ve pastel tonlar, yavaş ilerleyen
sahneler, duygusal yoğunluğu ile sizi o atmosfere çekiyor. Sulu boya ve
hand-drawn animasyon tekniği ile yapılan nadir eserlerden biri. Soğuk kış
tonları olan mavi, gri, beyaz ağırlıklı sahneler çoğunlukta. Nadiren sıcak renk
kullanımları var bu durum yalnızlık ve umut arasındaki duygusal kontrastı
vurguluyor. Yavaş, ritmik ve dikkatli hareketlerle, karakterin duygusal durumu
ve çevresi arasındaki uyum ön plana çıkarıyor. Film neredeyse sessizlik üzerine
kurulu bu durumda bizleri sahnelerin görselliğine ve Louise’nin duygularına
yoğunlaştırıyor.
Kahramanımız Louise bir sahil kasabasında tatil yapıyor ve eve dönmek için son treni kaçıyor. Koskoca kasabada kış boyunca yalnız kalıyor. Louise’in yalnızlığı, hayatta kalma mücadelesi ve geçmişle yüzleşmesi üzerinden ilerleyen hikâye, yaşamın kırılganlığını ve insan ruhunun dayanıklılığını derinlemesine keşfediyor. Film, sakin ama etkileyici atmosferiyle hem yetişkin izleyiciler hem de animasyon severler için unutulmaz bir deneyim sunuyor. Beni en çok etkileyen kısmı ise şehirdeki kimsenin onun yokluğunu fark etmemesi. Kendi bayramları geldiğinde mutlaka çocuklarım, torunlarım fark eder yokluğumu diyor ama kimse onun yokluğunu fark etmiyor. Adada kalan bir köpek ile bağ kuruyor. O kadar yalnız kalıyor ki köpeğin konuştuğunu düşünüyor.
Filmi
içinde geçen temalara gelirsek yalnızlık ve izolasyon bunlardan biri. Louise’nin
terk edilmiş kasabada hayatta kalma mücadelesi hem onunla empati yapmamızı hem
de kendi yalnızlık deneyimlerimizi hatırlamamızı sağlayan bir duygu yoğunluğu
veriyor. İzlerken içsel bir yolculuğa ve ruhsal bir keşfe çıkıyorsunuz. Diğer bir
tema zaman ve geçmişle hesaplaşma.Louise, geçmişi ve kayıplarıyla yüzleşirken,
film zamansızlık ve anıların önemi temasını işliyor. Bir diğer tama hayatta
kalma ve dayanıklılık. Kasabanın soğuk ve zorlu koşullarında hayatta kalmak,
Louise’in fiziksel ve duygusal direncini ortaya çıkarıyor. Film, insan ruhunun
zorluklar karşısında dayanıklılığına vurgu yapıyor. Diğer bir tema sessizlik ve
düşünsel alan. Minimal diyalog ve sakin anlatım, izleyiciye düşünmek, hissetmek
ve empati kurmak için alan tanıyor. Sessizlik, filmde hem bir teknik hem de bir
tema olarak işlev görüyor. Başka bir tema ise doğa ve insan ilişkisi. Kasabanın boş sokakları, deniz ve kış
manzaraları ile doğa, Louise’in duygusal durumunu yansıtıyor. Doğa, hem tehlike
hem de huzur kaynağı olarak karşımıza çıkıyor.
Filmin aldığı ödüller:
Ottawa
Uluslararası Animasyon Festivali (2016) – En İyi Uzun Metraj Animasyon Ödülü
Umarım sizlerde izlerken keyif alırsınız. İyi seyirler...





Hiç yorum yok:
Yorum Gönder